Dolar 36,4315
Euro 38,1506
Altın 3.447,07
BİST 9.595,17
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 8°C
Az Bulutlu
İstanbul
8°C
Az Bulutlu
Sal 11°C
Çar 12°C
Per 10°C
Cum 11°C
Reklam

Türkiye’nin diyabet karnesi kötüleşiyor… Türkiye 2045’te en yüksek diyabetli nüfusta ilk 10’a girecek!

İnsülin direnci, insülin eksikliği veya her ikisinin bir arada bulunmasına bağlı olarak gelişen ve yüksek kan şekerine yol açan diyabet, tüm dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Ülkeler arasında üçüncü sırada olan Türkiye’nin, 2045 yılında dünyada en yüksek diyabetli nüfus barındıran ilk 10 ülke arasına girmesi bekleniyor.

Türkiye’nin diyabet karnesi kötüleşiyor… Türkiye 2045’te en yüksek diyabetli nüfusta ilk 10’a girecek!
24 Şubat 2025 11:56

İSTANBUL (İGFA) – Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki türü bulunduğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, Tip 1’de pankreastaki insülin üreten hücreler hasar görürken, Tip 2’de ise insülin direnci oluştuğunu, Tip 1 diyabet genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlar, gelişiminde genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin rol oynadığını söyledi. Tip 2 diyabetin genellikle 30-40 yaşlarından sonra ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Akın, yaşın ilerledikçe sıklığının arttığı ve güçlü bir genetik yatkınlık taşıdığını belirterek, son yıllarda yaşam tarzındaki değişiklikler ve artan obezite oranları nedeniyle Tip 2 diyabet, gençler ve çocuklarda da görüldüğünü kaydetti.

Böbrek yetmezliğinin en önemli sebebinin diyabet olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fulya Akın, “Diyabetin klasik semptomları; sık idrara çıkma, aşırı susama, yüksek iştah, halsizlik ve ağız kuruluğu olarak ön plana çıkarken, daha az görülen bulguları ise açıklanamayan kilo kaybı, bulanık görme, tekrarlayan mantar enfeksiyonları ve kaşıntı olarak sıralanıyor. Tedavi edilmeyen diyabet ileri dönemlerde böbreklere, damarlara ve kalbe zarar veriyor hatta erişkinlerde körlüğe bile yol açabiliyor” dedi. Diyabet hastalarında kalp ve damar hastalıklarının 2-3 kat daha fazla görüldüğünü belirten Akın, “Trafik kazalarından sonra en sık görülen ayak kesilme nedeni diyabettir, bu da hastalığın ciddiyetini gözler önüne seriyor” dedi.

Kandaki şeker düzeyinin yükselmesiyle birlikte idrarın tatlılaştığını fark eden Mısırlıların 1500’lü yıllarda diyabet hastalığı için ‘tatlı idrar’ ifadesini kullandığını anlatan Prof. Dr. Akın, “Yüzyıllardır süregelen bu rahatsızlık için dikkatli ve sürekli takip gerekir. Sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, obeziteden kaçınma gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile tip 2 diyabet gelişim riski yüzde 40-58 oranında önlenebilir. Tip 1 diyabette ise insülin eksikliği söz konusu olduğu için insülin takviyesi şarttır” açıklamasında bulundu.

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, Türkiye’de 20 yaş üzeri her 100 kişiden en az 15’inin diyabetli olduğunun tahmin edildiğini belirterek, şimdiden Avrupa’da diyabetli hasta sayısının en yüksek olduğu ülkeler arasında üçüncü sırada olan Türkiye’nin, 2045 yılında dünyada en yüksek diyabetli nüfus barındıran ilk 10 ülke arasına girmesi beklendiğini sözlerine ekledi.

ETİKETLER: , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.