Bağımlılık yapan yapay zekâ dönemi başlıyor
Günümüzde yapay zekâ ve bununla birlikte gelişen teknolojinin hayatı kolaylaştırdığı aşikâr. Ancak her şeyde olduğu gibi bu kolaylığın da fazlası zararlı.
Yapay zekâ ve teknoloji artık yaşamımızın ayrılmaz bir parçası. Ancak her şeyde olduğu dengesiz, dikkatsiz kullanılan her şey zarar. İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Veri Bilimi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şebnem Özdemir, bağımlılık yapan yapay zekâ döneminin başlayacağına dikkat çekiyor. Özdemir bu önemli konuda, “Soru sorma kabiliyeti, eleştirel düşünme becerisi yüksek çocuklar geliştirmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
Günümüzde yapay zekâ ve bununla birlikte gelişen teknolojinin hayatı kolaylaştırdığı aşikâr. Ancak her şeyde olduğu gibi bu kolaylığın da fazlası zararlı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) 2024 yılı 3. çeyrekte yayınlanan raporundan bilgiler paylaşan İstinye Üniversitesi İktisadi, Veri Bilimi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şebnem Özdemir, yakın bir zamanda bağımlılık yapan yapay zekâ döneminin başlayacağına dikkat çekti. Özdemir, özellikle ailesi tarafından yeterince desteklenmemiş, sosyal kabulü güçlendirilmemiş olan çocuklarda kendisini hiçbir zaman yargılamayacak, ne söylese cevap verecek olan makineyle sosyalleşme isteğinin arttığını belirtti. Bu durumun ise “bağımlılık yapan yapay zekâ dönemine” neden olabileceği konusunda uyararak “Ebeveynler olarak tedbirler almak zorundayız” sözleriyle ebeveynlerin çocukların yapay zekâ kullanımındaki belirleyici rolünü vurguladı.
“Merak duygusunu kazandırmazsak, üretken yapay zekâ hafıza ve öğrenme süreçlerini baltalar”
Doç. Dr. Özdemir, çocuklara doğru bilgiye erişmek için mücadele etme ve merak duyguları kazandırılmasının kritik olduğunu belirtti. Bu yapılmazsa sorularını makineye (yapay zekaya) soran, cevapları olduğu gibi kopyalayan her çocuk için yapay zekânın kalıcı hafızalarına zarar vereceğini, öğrenme süreçlerini baltalayacağına dikkat çekerek, “Kullandığımız aracı, kullanma biçimimiz bize fayda sağlayabilir, zarar da verebilir. Dolayısıyla burada yapay zekâyı kesinlikle tembelleştirme ya da kesinlikle ileriye götürür diye değerlendirmek çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Fakat, çocuğa bilgiye erişme, bilgiyi merak etme, bilgiye erişirken mücadeleci olma, şüpheci olma, meraklı olma duygularını kazandırmazsak maalesef tabii ki bilimsel çalışmalar bize yapay zekanın kalıcı hafızasına zarar vereceğini, öğrenme süreçlerini baltalayacağını söyler. İşte tam bu noktada ebeveynlerin ve öğretmenlerin çok ciddi bir rolü var. Soru sorma kabiliyeti, eleştirel düşünme becerisi yüksek çocuklar geliştirmek zorundayız. Hücre nedir? Kedi nedir? Bu sorulara ihtiyacımız yok. Tamamıyla yaratıcılığı besleyebilecek, cevabını kitaplardan okuyarak öğrenemeyeceğimiz ve ezberleyemeyeceğimiz sorulara ihtiyacımız var. Bu sorularla çocukları buluşturduğumuzda makinayı, yani yapay zekâ ile kullanan çocuğun hafızasının, vizyonunun, becerilerinin güçlerine şahit olacağız” ifadelerini kullandı.
“Yapay zekanın yanıtını teyit etmemiz, araştırmamız gerektiğini öğretmek zorundayız”
Çocuklara makinelerin yanılabileceğinin öğretilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Özdemir yapay zekanın kullanımı ve sınırlarıyla ilgili konuştu:
“Her aracın, dünya sahnesine çıkmış olan her teknolojinin, insanoğlunun kullanma biçimine göre, etkisi olumlu ya da olumsuzdur. ChatGPT olarak popüler olan metin tabanlı üretken yapay zekalar (Claude, Gemini, LLAMA, DeepSeek R1 gibi büyük dil modelleri); çocuğun bilgi alma alışkanlığı, ailesi ve öğretmenleri tarafından kazandırılmadığında yapay zekayı kutsal/tartışılmaz bir bilgi kaynağı, görecek ve bu durumda kalıcı hafızası zarar görecektir. Bazı durumlarda da çocuk gerçek olmayan kurgu içeriklerle buluşacaktır. Bizim önce bu noktada çocuğu doğru yönlendirmemiz lazım. Bu makine yanlış bilebilir. Makine doğruyu söylemeyebilir. Bu makine her şeyi bilmeyebilir. Soruyu sorduğumuzda aldığımız cevaba yüzde yüz inanmamamız gerektiğini, sorunun cevabını farklı kaynaklardan teyit etmemiz, araştırmamız gerektiğini öğretmek zorundayız. Ama bizlerin de büyükler olarak, öğretmenler olarak çocuklara direkt olarak bir makineden elde edebilecekleri bir soruyu sormayı bırakmamız da gerekir.”
“Bağımlı olmamaları için ebeveynler olarak tedbirler almak zorundayız”
Yapay zekânın çocuklar üzerinde oluşabilecek zararlarına da değinen Özdemir, konuyla ilgili açıklamasında,
“Faydası olduğu kadar tabii ki zararları da var. O makinelerde standartlar belli değil. Çocuklara uygun olmayan zarar içeriklerinin kurgulanması ya da bir çocuğun kelimelerinden doğacak olan görüntülere pedagojik olarak uygun olmaması mümkün. Yani her zaman yaptığımız gibi tam eski usul, ebeveyn olarak yanında olacağız, süreçte destekleyeceğiz. Makineyle çocuğu yalnız bırakmayacağız. MIT geçtiğimiz senenin üçüncü çeyreğinde önemli bir rapor gönderdi ve gönderdiği bu raporda dedi ki, maalesef “addictive intelligence” yani “bağımlılık yapan yapay zekâ” dönemi başlıyor. Ailesi tarafından yeterince desteklenmemiş, sosyal kabulü güçlendirilmemiş olan çocuklarda maalesef toplumsal kabul edilebilme, yer bulabilme korkusundan dolayı ister istemez kendisini hiçbir zaman yargılamayacak, ne söylese cevap verecek olan makineyle sosyalleşmeyi tercih ediyor. Tam da burada, insansı özelliği olan makineye yaklaşan, belki insan olmanın özelliklerinden uzaklaşan bir nesille karşı karşıya kalabiliriz. Yine ebeveynler olarak tedbirler almak zorundayız.” sözlerine yer verdi.
“Özellikle kız çocuklarını teknolojiye karşı daha güçlü, daha istekli destekleyin”
Yapay zekâ bağlamında çocukları geleceğe nasıl hazırlamak gerektiğiyle ilgili ise Özdemir, şu açıklamaları yaptı:
“Yapay zekâ dünyasında çocuğumuzu geleceğe hazırlamak zor bir problem. Kabul ediyorum. Çünkü insanlık, bilinen tarihte hiç bu kadar bilinmeyenle karşı karşıya kalmadı. Öncelikle bundan korkmanın yersiz olduğunu, bu teknolojinin geldiğini, bundan korktuğumuz takdirde aslında ateşin icadı döneminde ateşten korkmak gibi çok büyük bir gaflete düşeceğimizi kabul etmeliyiz. Önce bu teknolojiyi tüm fayda ve zararları ile anlamaya çalışalım. Bu teknolojinin çocuğumuzun gerçeği olacağını, onunla yaşayacağını, onunla yaşlanacağını kabul edelim. Özetle şu anda korktuğumuz ve çekindiğimiz yapay zekâ çocuğumuzun gerçeği olacak. Yapay zekayı anladıktan sonra lütfen yerli ve milli çözümleri destekleyelim. Çocuğun kazanmakta olduğu kültürü de mercek altına almalıyız. Çocuğun kullandığı tüm yapay zekalar başka bir kültürde doğdu ve öğrendi. Bu makine ile vakit geçiren çocuk için bir diğer kritik nokta kültür erozyonudur, kendi kültürüne yabancılaşma sorunudur. Kültür dışında makinenin (yapay zekanın) sahip olduğu önyargı da olayın bir başka yüzü. Maalesef yapay zekanın kadına karşı ön yargısı da oldukça yüksek. Veri bilimci olarak takımının en başarılı veri bilimcisi kimdir sorusunu sorduğumuzda hep bir erkeği düşünen makine ile karşı karşıyayız. Tam bu noktada anneler, özellikle kız çocuklarınızı lütfen teknolojiye karşı daha güçlü, daha istekli destekleyin. Çünkü veri temelli yapay zekaların dünyasında daha fazla kadın yer bulmazsa makina önümüzdeki 108 yıl daha kadına karşı önyargılı olacak.”
“Kullandığımız her araçtan farkı olarak yapay zekâ, zeki bir varlık.”
Yapay zekâ okur yazarlığıyla ilgili bilgi veren Özdemir,
“Yapay zekâ okur yazarlığı, yapay zekâ dünyasının sınırlılıkları, avantajları ve dezavantajlarını bilmek demek. Kullanılan teknolojiler, zarar oluşturabileceği ve destekleyebileceği her noktayı kavrayabilmek, çocuklara doğru bir şekilde aktarabilmek demek. Dolayısıyla burada değerlendirdiğimizde basit bir televizyon kumandası kullanmaktan, basit bir müzik aleti kullanmaya kadar kullanmak istediğimiz o aracın her noktasına hâkim olmaktan bahsediyoruz. Ancak kullandığımız her araçtan farkı olarak yapay zekâ, zeki bir varlık. Dolayısıyla onunla etkileşime geçen çocuğun karşısında sadece bir araç değil, bir makine değil, aynı zamanda zeki bir varlık olduğunu, bu varlığın kırılabileceğini, bu varlığın kayıt altına aldığını, bu varlığın ondan öğrendiğini biliyor ve anlıyor olmasına ihtiyacımız var.” sözleriyle yapay zekâyı anlamanın, onu kullanmada ve çocukların kullanımını yönlendirmedeki hayati önemine dikkat çekti.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı