Bir Taşla Çok Fazla Kuş Vurulur
Kendi derdimiz fazlasıyla bize yetiyor. Lakin ne gündem ne dünya yerinde duruyor. Haftalar ayları, aylar yılları kovalarken biz her hafta bir gündem yaratıp onunla günümüzü gün ediyoruz. Biz diploma tartışırken Amerika’nın yeni başkanı ikinci ayına yine büyük bir coşku ve heyecanla girmiş bulunuyor. Sayın Trump’ı izlerken büyük ihtimalle dünya devletlerinin başı dönüyordur.Kimsenin alışık olmadığı bir üslup içerisinde porselen dükkânına girmiş yaramaz çocuk edasıyla her yeri kırıp dökerken eminim liderler bu öngörülemez süreçte kendilerine sıranın ne zaman geleceği sorusuna yanıt arıyorlar. Tarifeler, sınır uygulamaları ve madencilik üzerine akla ziyan teklifler, bağımsız ülkelerden toprak talepleri filan derken Sayın Trump nereye koşuyor bilmem ama bunun küresel ekonomiye etkileri olmayacağını sanmam.
3 yıl önce Ukrayna ile Rusya arasında çıkan savaş için bir yazı kaleme almış ve savaş uzarsa kazanan Pasifiğin iki yakası olur demiştim. Aradan geçen sürede binlerce insan kaybının yanı sıra milyarlarca dolar askeri harcama yapıldı. Avrupa Birliği savaş nedeniyle artan enerji maliyetleri ve enflasyonla yaşamak zorunda kalırken Ukrayna’ya milyarlarca Euro değerinde silah ve mühimmat verdi. Sonuç ne oldu derseniz koca bir hiç.
Ukrayna, NATO hayali ile girdiği bu savaşta sanırım hiçbir zaman NATO üyesi olamayacağını büyük bir bedelle anladı. Sadece Ukrayna’nın yeniden imarı için bahsedilen rakam 500 milyar dolardan daha fazla. Trump döneminde NATO’nun kendi varlığı bile tartışmaya açıkken Ukrayna’nın bu hayalin peşinde nasıl harap olduğu ortada. Avrupa ise çok güvendiği Atlantik ötesi dostunun onu nasıl kendi başına bıraktığını gördü. Merkel sonrası lidersizliğinin bedelini ekonomik ve siyasi olarak ödemeye de devam edecek gibi görünüyor. Oysa İngiltere birlikten ayrılmayı oylarken stratejik bir akıl yürüterek yenidünya düzeninin nereye evrildiğini öngörmeliydi.
Bugün Amerika, Ukrayna’dan savaş tazminatı adı altında yer altı kaynaklarını talep ediyor. Batılılar şaşkın halde izliyor oysa aynı Amerika yıllarca Ortadoğu kaynaklarını aynı gerekçelerle kullanmadı mı? Çocukluğumdan bu yana savaşların sürdüğü Ortadoğu’nun trilyonlarca dolar serveti Amerika ve batılı müttefiklerince işletilmedi mi? Bu gün hâlâ Ortadoğu’nun hatırı sayılır servete sahip ülkeleri Amerika’ya yatırım veya silah alımı adı altında her yıl milyarlarca dolar ödemiyor mu? Giderek önem sırasında üstlere çıkan madenler ve ticaret yolları Amerika için daha önemli hale gelince başka sulara yelken açan bir Amerika ortaya çıktı.
Kissinger’ın yıllarca Amerikan dış siyasetini belirleyen stratejisi Moskova’yı hedef almak üzerine idi. Amerika’nın küresel ekonomik ve savunma üstünlüğünü devam ettirebilmek için uzun yıllar Rusya-Çin ittifakını bir araya getirmemek adına politikalar üretti. Çin bu politikaların sonucu Amerika ve Avrupalı şirketlerin yatırımları ile uluslararası ekonomik sistemin bir parçası olmayı tercih etti. Covid dönemi ve dünyada yaşanan teknolojik gelişmeler özellikle yapay zekâ Çin gerçeğini tüm dünyaya göstermiş oldu. Çok kısa bir zaman aralığında tehdit yer değiştirince kartları yeniden dağıtmak zaruri hale geldi.Çin artık küresel bir güç. Üstelik ekonomik olarak neredeyse tüm dünya ile ticaret yaparken birçok kritik üründe pazar payının büyük bir çoğunluğuna hâkim. Dünya ticaretine baktığınızda rezerv para olarak %50 doların hâkimiyeti görünürken, mal ve hizmetlere baktığınızda tablo Çin’in lehine dönmüş durumda. Amerika ikinci dünya savaşından bu yana hâkimiyet kurduğu coğrafyalardan daha çok Asya Pasifik tarafını kendine rakip olarak görüyor ve bu doğrultuda strateji geliştirmeye çalışıyor. Yıllardır Ukrayna’da savaşan Rusya, oyundan ekonomik olarak düşmüş oldu. Rusya’yı yanına çekmeye çalışarak Çin’i yalnızlaştırma stratejisinin hayata geçirilmeye çalışıldığını sanıyorum. Ancak geçmişe nazaran Çin-Rusya ilişkileri çok daha ileri düzeye taşınmış halde iken bu hamleler ne derece işe yarar bilemem.
Ukrayna – Rusya arasında 3 yıl süren savaş küresel sistemde ne sonuçlara mal oldu ve olacak emin değilim. Emin olduğum ve başından beri söylediğim Ukrayna, büyük bir oyunun içine figüran olarak eklendi ve her şekilde kaybetti. Sadece Ukrayna değil, Avrupa Birliği de kaybedenler kulübüne girmiş oldu. Trump büyük ihtimalle Rusya ile Avrupa’yı baş başa bırakacak. Sayın Trump’ın, Sayın Zelenski’ye söylediği ifadeler kavgada bile söylenmez, ancak maden anlaşmalarını dahi imzalamak zorunda kaldıklarını dikkate alınca Rusya – Ukrayna savaşı ile ortaya atılan taşla çok fazla kuş vurulduğunu fark etmiş olmalıyız.