Avrupa Nasıl Kurtulur?
Davos, İsviçre’de iki köyün birleşiminden oluşan bir kasaba. 1971 yılında İşletme Profesörü olan Klaus Schwab tarafından kurulan World Economic Forum isimli vakıf, bu doğa harikası kayak merkezinde yıllık olarak yaptığı toplantılarla meşhur. 1974 yılından bu yana davet edilen siyasilerinde katılımıyla daha büyük bir takipçi kitlesine ulaşan bu toplantılar bu yıl Trump’ın yemin töreniyle aynı tarihte yapıldı.Katılımın yüksek olduğu toplantılara Trump, video konferans yöntemiyle katılarak yine gündem oluşturmayı başardı. Her yıl dünyanın ilk 100 zengininin serveti 4,5 milyar insandan daha fazla diye konuşulan ancak izlenen politikalarla bu makasın her yıl zenginler lehine daha fazla açıldığı bu toplantılarda bu yılın 5 ana başlığı şu şekilde tartışıldı;
1- Trump sonrası korumacılık ve ekonomik milliyetçilik,
2- Avrupa nasıl kurtulur?,
3- Çin ile yeni dünya düzeni nasıl gelişecek?,
4- Yapay zeka etiği ve uygulama esasları,
5- Yapay zeka ile insan beyni arasındaki ilişki.
Oysa daha 10 yıl önce ana gündem 4.0 sanayi devrimi ve dijitalleşmenin insanların öğrenme, çalışma ve sosyalleşme gibi değerleri üzerindeki etkisini tartışıyorduk. Bu denli kısa bir süre içerisinde buradan yapay zekaya geçişin özellikle de Çin’in bu konu hakkında ne denli bir gelişme içerisinde olduğu tüm taraflar tarafından tartışılan ana konu haline geldi.
Bence en önemli gelişme Ukrayna Başkanının kendisine verilen misyonun sona ermesi ile gözden düşmesi ve Amerika tarafından NATO üyeliği de dahil kesin bir dille kapı önüne konulması oldu. Umudunu kaybeden Ukrayna, Avrupalıları ikna etmeye çalışıyor ancak Trump, Avrupa’dan ne talep edecek bunu bilen yok.Hele bambaşka bir yöne evrilen dünyada, Avrupa’nın ağır işleyen karar mekanizmaları sonucu Çin ile Amerika’nın çok gerisinde kalmış bir Avrupa gerçeği var. Avrupa için ekonomik büyüme modeli çökmüş durumda ve teknolojideki devrimi kaçırma riski en büyük soru işareti. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde 2 yıldır çeşitli toplantılarda dile getirdiği bir gerçeği Davos’ta tekrar etti. “Avrupa için varlık anındayız” tabirini kullanan Lagarde “Hem rakip hem müttefikimiz olan Amerikan ekonomisinde işler farklı şekilde yapılıyor. Oyunun kurallarını değiştiriyor, eskiden olmayan tarife değişikliklerine gidiyor derken yetenek para ve ideallerimiz var. Ancak bir an önce öncelik sırası oluşturmalı ve harekete geçmek zorundayız” dedi.
Trump’ın seçilmesini bir alarm zili olarak gördüklerini belirtti. Almanya Maliye Bakanı Haebeck ise başka bir acı gerçeği katılımcılarla paylaşırken gözümün önüne ülkemiz geldi. Açıklamasında Haebeck, “Ekonomik modelimiz çok kırılgan. Mesela Avrupa’da bir çok start-up var. Bunların geliştirdiği çok güzel işler var ancak Amerika’ya kaptırıyoruz. Çünkü biz karar verme sürecini uzattıkça riski alan finansmanı ve ölçeği sağlayan yer Amerika oluyor. Elon Musk’a kızıyoruz, Tiktok’a kızıyoruz ama alternatif üretemiyoruz. Bunların ürünlerine karşılık verebilecek platformlar geliştirebiliyor muyuz? Çin ve Amerika güçlendikçe biz Avrupa olarak yaşam tarzımızı ve alışkanlıklarımızı kaybediyoruz.Üniversitelerimiz Amerika ile aynı mezun sayısını veriyor ancak ‘tech’ okuyanların büyük kısmını Amerika tarafına kaybediyoruz. Draghi Raporu aslında bu günlerin habercisi olsa dahi birlik içerisinde her siyasetçinin önce kendi ülkesini düşünmesi sonucu Avrupa Birliği takım oyunu oynayamadı. Sonraki süreçte ise olup bitenler birliği ne anlamda evrimleştirecek bilemiyorum. Avrupa Birliği’nin bugünü ve yarını Türkiye için büyük bir öneme sahip. En büyük dış ticaret hacmimiz birlik üyesi ülkeler ile olduğu için burada yaşanan gelişmelerin mutlaka bize yansımaları olacaktır.
Çin ile Avrupa’nın yüksek tasarruf oranlarının yüksekliği ve bunun yatırıma dönüşmemesi durumunda büyüme rakamlarının olumsuz yönde seyredeceği tartışılırken ekonomik milliyetçilik ise artık herkesin kabulü haline geldi. 2008 sonrası yaşanan iki büyük krizin düşük gelirlileri vurduğunu düşünecek olursak korumacı politikalar ülke kamuoylarında destek buluyor. Bir de Trump’la birlikte yükselen trend kripto varlıklar gerçeği var ki o apayrı bir konu.