Dolar 35,9363
Euro 37,4868
Altın 3.316,86
BİST 9.787,06
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 5°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
5°C
Hafif Yağmurlu
Per 5°C
Cum 8°C
Cts 8°C
Paz 8°C
Reklam

Kadınlar da Yumurtalık Kanserine Dikkat!

Yumurtalık kanseri, diğer adıyla over kanseri, Türkiye’de kadınlarda en sık görülen 7. Kanserdir. Bu kanserin risk faktörleri arasında BRCA1 ve BRCA2 gibi genetik mutasyonlar bulunmaktadır. Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlker Kahramanoğlu konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Kadınlar da Yumurtalık Kanserine Dikkat!
5 Şubat 2025 11:22

İSTANBUL (İGFA) – BRCA1 ve BRCA2, insan genomunda bulunan iki önemli gendir. Bu iki gen, hücrelerin normal şekilde bölünmesini kontrol eden tümör baskılayıcı genlerdir. DNA onarımında rol oynar ve hasarlı DNA’nın düzeltilmesini sağlar.

Bu genlerde mutasyonun (değişiklik) meydana gelmesi durumunda , genlerin işlevi bozulabilir ve kişide kanser hastalığı riskini artırabilir. BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki kalıtsal mutasyonlar özellikle meme kanseri ve yumurtalık kanseri gelişme ihtimalini yükseltmektedir.

BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları kalıtsal olup, genetik olarak bir ebeveynden çocuğa geçebilir. Bazı kişilerde doğuştan olmasa da sonradan bu genlerde mutasyon gelişebilmektedir.

MEME VE OVER KANSERLERİNDE AİLE ÖYKÜSÜ ÇOK ÖNEMLİ!

Çeyrek asırdan bu yana yapılan detaylı bilimsel çalışmalar, kadın kanserleri incelendiğinde, ailesinde meme ve yumurtalık kanseri olan kadınların bu kanserlere yakalanmaya daha yatkın kişilerdir, BRCA mutasyonları meme ve yumurtalık kanserini artıran bir sendroma yol açıyor. Buna “Kalıtsal Meme ve Yumurtalık Kanseri Sendromu” diyoruz. Dünyada görülen meme kanserlerinin ortalama %10’u, yumurtalık(over) kanserinin ise %15-20’si kadarı genetik geçişlidir. Özellikle BRCA1 ve BRCA2 genlerinde yaşanan mutasyonlar bu hastalıkların ortaya cıkmasına sebep olan mutasyonlardır.

Bu mutasyonu taşıyan kadınlar ömrü boyunca, özellikle 35 yaşından sonrası dönemde yumurtalık ve meme kanseri konusunda risk altındadır. BRCA1 mutasyonu taşıyan kadınların %60’ından fazlasında yumurtalık kanseri, %80’inden fazlasında meme kanseri, BRCA2 mutasyonu taşıyan kadınların %25’inden fazlasında yumurtalık(over) kanseri, %80’inden fazlasında meme kanseri yaşanacağı öngörülüyor.

KANSER RİSKİNİZİ ÖĞRENMEK İÇİN BU TESTLERİ MUTLAKA YAPTIRIN…

BRCA1 ve BRCA2 testleri gibi genetik tarama testleri bu mutasyonu taşıyan kadınlar için bize bir çok şeyi açıklıyor. Özellikle ailesinde ve yakın akrabalarında BRCA mutasyonuna bağlı meme ve yumurtalık kanseri yaşayan ya da daha önce yaşamış olan kişiler, bu genetik tarama testini yaptırmalılar. Bu testler, genlerin neresinde mutasyon olduğunu ve testi yaptıran kişinin ne kadar risk taşıdığını bize rakamlarla söylüyor. Bizler de, ortaya çıkan sonuca göre hastalara koruyucu tedaviler (özellikle cerrahi) planlayarak, meme ve yumurtalık kanseri hastalıklarını önlemiş oluyoruz. Kalıtsal Meme ve Yumurtalık Kanseri Sendromu’nun en büyük örneklerinden biri Angelina Jolie’dir. BRCA1 ve BRCA2 testlerini yaptırarak çıkan sonuçtan dolayı memelerini, yumurtalıklarını ve tüplerini aldırdı.

Yumurtalık kanseri, Türkiye’deki kadınlarda en yaygın görülen kanserler içerisinde 7. sıradadır. Bu kanser türü kişilerde çoğunlukla 50-70 yaşları arasında görülse de daha erken ve daha geç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Bir kadının ömrü boyunca over kanserine yakalanma ihtimali %1.4’tür. Bugüne dek, BRCA1 ve BRCA2 testlerini yaptırarak, koruyucu tedavi almak isteyen hastalar bizlere başvurduğunda, o kişiye özel riske göre bazı kadınlarda 35 yaşından sonra, bazılarında 40’lı yaşların ilk dönemlerinde hastanın 2 yumurtalığını ve 2 tüpünü birden alıyorduk. Özellikle 30’lu yaşlarda ve 40’lı yaşların başında her iki yumurtalığın alınması erken menopoza sokmakta ve o kişinin menopoza dair kemik erimesi, cilt yaşlanması, ateş basması gibi durumları yaşamasına yol açmaktadır.

Yumurtalık kanserlerinin bir çoğu tüplerin ucundan kaynaklanır. Bu yüzden tüpleri almak kanseri önlemek açısından çok önemlidir. Yeni yöntemde, çocuk isteği tamamlanan hastanın 30’lu yaşlarında ya da çocuk isteğinden bağımsız olarak 35 yaş sonrası veya 40 ‘lı yaşların başında sadece tüplerini alıyoruz.

Sadece tüpleri almak yumurtalık kanseri riskini %70-80 oranında azaltıyor. Sadece tüpleri almak işlem sonrası menopoza girmeye de neden olmuyor. 40’lı yaşların sonuna doğru da ikinci cerrahiyle yumurtalıkları alıyoruz.

Böylece hem yumurtalık kanseri riskinin önüne erkenden geçmiş oluyor hem de hastanın yumurtalıklarını ortalama 10 yıl gibi bir süre daha koruyarak, yumurtalıkların salgıladığı hormonlardan faydalanmasına devam etmesini sağlıyoruz.

Yumurtalıkların salgıladığı östrojen hormonu, kemik erimesi ve cilt yaşlanması gibi durumları geciktiriyor, kalp koruyuculuğu sağlıyor. İşte bu yeni yöntem de hastaların bu pozitif etkilerden daha uzun zaman yararlanmasına olanak sunuyor. Elbette bunun için o hastaya yönelik yapılmış olan genetik test sonucu, aile hikayesinin detayları ve muayene bulguları bizleri yönlendirmektedir.

Hastaya belirli aralarla yapılan bu cerrahiler bizim için son derece basit cerrahiler. Hem tüplerin hem de yumurtalıkların alınması işlemleri laparoskopik yöntemlerle yapılıyor. 10-15 dakika gibi bir sürede tamamlanıyor. Hasta açısından da iyileşme süreci çok kısa sürerken, ağrı durumları da çok hafif yaşanıyor.

ETİKETLER: , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.