Biyoteknolojik girişimler artıyor
Biyoteknolojik faaliyet yürüten girişim sayısı son yılda yüzde 38 oranında arttı. 2020 yılında 499 olan girişim sayısı, 2023 yılında 687’ye ulaştı.
ANKARA (İGFA) – Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin biyoteknoloji faaliyetlerini açıkladı. Biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişim sayısı 687’ye yükseldi.
Biyoteknolojik tekniklerden en az birini kullanarak biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişimler çalışan sayısı büyüklük gruplarına göre incelendiğinde; 2023 yılında 490 girişimin 1-9 çalışanı, 101 girişimin 10-49 çalışanı, 54 girişimin 50-249 ve 42 girişimin 250+ çalışanı olduğu gözlendi.
GİRİŞİMLERİN EN FAZLA KULLANDIĞI BİYOTEKNOLOJİK TEKNİK DNA/RNA OLDU
Biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişimlerin 2023 yılında en fazla kullandığı biyoteknolojik teknik, “DNA/RNA” oldu. “DNA/RNA” tekniği kullanan girişim sayısının 326 olduğu görüldü. Bu tekniği, 256 girişimin kullandığı “süreç biyoteknolojisi teknikleri” ve 190 girişimin kullandığı “proteinler ve diğer moleküller” teknikleri izledi.
Piyasada biyoteknoloji ürünü bulunan girişimlerin sayısı 400’e ulaşırken, biyoteknoloji patent tescili olan girişimlerin sayısı 130 oldu.
TÜİK’in 2023 yılı verilerine göre, Biyoteknoloji Ar-Ge harcaması 2 milyar 493 milyon TL oldu. Biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişimlerin 2023 yılında gerçekleştirdiği Ar-Ge harcamaları 2 milyar 493 milyon TL oldu. 3 bin 987 kişinin çalıştığı biyoteknoloji faaliyetlerinde, Ar-Ge faaliyetlerinin önündeki en önemli engel sermayeye erişim oldu.
Biyoteknolojik Ar-Ge ve ürün ticarileştirilmesi önündeki engellere göre girişimlerin dağılımı, 2023
İstatistiki verilerde biyoteknoloji faaliyeti yürüten 687 girişime göre; biyoteknolojik Ar-Ge faaliyetlerinin önündeki en önemli engel yüzde 63,6 ile “sermayeye erişim” iken bunu yüzde 55,2 ile “nitelikli insan kaynaklarına erişim” ve yüzde 31,0 ile “yurt dışından genetik kaynak temini” izledi. Biyoteknoloji ürünlerinin ticarileşmesinin önündeki en büyük engel olarak yüzde 59,5 ile “sermayeye erişim”i olurken, bunu yüzde 57,6 ile “uluslararası piyasalara erişim” ve yüzde 56,9 ile “dağıtım ve pazarlama kanallarının eksikliği” izledi.