Bilgi Düzensizliklerine Karşı Toplumsal Bilişsel Dirençlilik Yaratmak
Avrupa Birliği Jean Monnet Mükemmeliyet Merkezi Programı kapsamında desteklenen ve İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından hayata geçirilen “Bilgi Düzensizliklerine Karşı Toplumsal Bilişsel Dirençlilik Yaratmak-RESAID” Projesi santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleştirilen açılış toplantısı ile kamuoyuna tanıtıldı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği Jean Monnet Mükemmeliyet Merkezi Programı kapsamında desteklenen “Bilgi Düzensizliklerine Karşı Toplumsal Bilişsel Dirençlilik Yaratmak – RESAID” başlıklı projenin açılış toplantısı, santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Toplantı kapsamında yüz yüze ve çevrimiçi olarak düzenlenen panelde, bilgi düzensizliklerinin çoklu krizler dönemindeki etkisi ele alındı ve toplumsal bilişsel dirençliliğin artırılması için atılması gereken adımlar tartışıldı.
Bilgi düzensizlikleri insan hakları ihlalidir
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve RESAID Proje Koordinatörü Prof. Dr. Emre Erdoğan açılış konuşmasında dezenformasyonun toplumlara yönelik en önemli tehditlerden biri olduğunu vurgulayarak bilgi düzensizliklerinin çok boyutlu bir sorun olarak tanımlanması ve farklı düzeylerde çözümler üretilmesi gerektiğini ifade etti. Çoklu krizler döneminde bilgi düzensizliklerinin daha da büyük bir tehdit haline geldiğine dikkat çeken Erdoğan, küresel bir tehdit olarak tanımlanan bilgi düzensizliklerinin RESAID Projesi kapsamında insan haklarını ihlal eden, insani güvenliğe tehdit oluşturan ve yapabilirlikleri kısıtlayan çok boyutlu bir sorun olarak tanımlandığını ifade etti. Erdoğan, projenin dayandığı biyoekolojik modele dikkat çekerek geliştirecekleri çok katmanlı bir dirençlilik stratejisinin önemini vurguladı. Bu doğrultuda proje kapsamında yapılması planlanan kış okulu ve akademik konferans ile medya, sivil toplum kuruluşları, ordu ve bürokrasi temsilcileriyle yapılacak çalıştaylar hakkında bilgi verdi. Proje çerçevesinde hazırlanması planlanan çevrimiçi açık erişim dersler, açık kaynak kitap, çevrimiçi oyunlar, kısa videolar ve politika belgelerinden de söz etti.
Bilgi düzensizlikleri ile mücadele özgürlükleri sınırlandırmamalı
Panelde konuşmacı olarak yer alan İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Vekil Dekanı Prof. Dr. Itır Erhart ise kriz dönemlerinin en çok dezavantajlı grupları etkilediğini vurguladı. “Dezavantajlı gruplar, iklim değişikliği, pandemi ve kuraklık gibi kriz dönemlerinde çok daha şiddetli bir şekilde etkileniyor. Afrika’da yaşayan bir kadın için kuraklık, mahsul alamamak ve bu durumun sonucunda yoksulluğa sürüklenmek anlamına geliyor. Kadınsanız veya engelliyseniz etkilenme oranı daha da artıyor.” diyen Erhart, krizlere en az katkısı olanların en fazla etkilenenler olduğuna dikkat çekerken, doğru bilgiye erişimin önemini vurguladı.
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Başkanı ve Emekli Büyükelçi Tacan İldem ise dezenformasyon önlemleri söz konusu olduğunda kısıtlayıcı önlemlerin ilk hamle olarak tercih edildiğini ancak bu durumun özgürlükleri sınırlandırma riski taşıdığına dikkat çekti.
Bilgi düzensizlikleri mücadele çocuklara yönelik de olmalı
İldem, dezenformasyonun ulusal ve uluslararası düzeyde olumsuz etkilerine değinirken, bu mücadelede hem devletler hem de uluslararası kuruluşlar arasında işbirliğinin kritik önem taşıdığını belirtti. Avrupa Birliği ve NATO’nun dezenformasyonla mücadele konusunda aldığı önlemleri değerlendiren İldem, bazı ülkelerin tarihsel deneyimleri nedeniyle dezenformasyona karşı daha güçlü kapasitelere sahip olduğunu belirtti. İldem ayrıca, dezenformasyona karşı mücadelede bilgi ortamının sürekli izlenmesi ve yanlış bilgilerin tespit edilmesi için bağımsız doğrulama kuruluşlarının, hükümetlerin, sivil toplum kuruluşlarının, akademinin ve özel sektörün birlikte hareket etmesinin bir zorunluluk olduğunu vurguladı.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Stratejik İletişim Sorumlusu Lale Şıvgın Dündar ise dezenformasyonun Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlar nezdinde dünyayı bekleyen en büyük riskler ve tehditler arasında ilk sırada yer aldığını belirtti. Dezenformasyonla mücadele eylem planı çerçevesinde farkındalığı artırmak, medya okuryazarlığını güçlendirmek ve çevrimiçi platformların sorumluluklarını artırmak için yoğun çabalar harcandığını söyleyen Şıvgın Dündar, Avrupa Birliği’nin çalışmalarından bahsetti: “Türkiye’de dezenformasyonla mücadelede medya okuryazarlığını güçlendirmek amacıyla temel eğitimler üzerine odaklandık. Farklı gruplarla birlikte çalışıyor, medya kuruluşlarıyla ortak projeler geliştiriyoruz. Haber kaynaklarımızın sağlıklı ve güvenilir olması gerektiği fikrinden hareketle, haber içerikleri konusunda gazetecilerle ve dijital platform yayıncılarıyla işbirliği yapıyoruz. Bunun yanı sıra doğrulama platformlarıyla işbirliği çerçevesinde çeşitli eğitimler planladık, ulusal ve yerel gazetecilere yönelik doğrulama eğitimleri düzenledik. Çocuklar da hedef kitlemiz arasında yer alıyor. Çocuklar dijital içeriğe kolayca ulaşabiliyorlar. Bu nedenle, çocuklara yönelik olarak ebeveynler, bakım verenler ve öğretmenlerle işbirliği yaparak çeşitli eğitim projelerini tamamladık.”