Dolar 34,5130
Euro 36,4631
Altın 2.955,44
BİST 9.112,69
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cum 18°C
Cts 9°C
Paz 10°C
Pts 10°C

Enflasyonda Zirveyi Gördük

14 Haziran 2024 15:53 | Son Güncellenme: 14 Haziran 2024 16:17
216

Enflasyonla olan imtihanımız son sürat devam ederken Mayıs ayına ait açıklanan veriler ışığında %75’i geçen bir enflasyon rakamına sahip olarak Dünya sıralamasında üst sıralardaki yerimizi korumuş olduk. Ekonomi çevrelerinin ve siyasetin beklediği gibi burası zirve olarak tarihe geçerken gelecek döneme ait beklentiler ise sadece baz etkisi.

Nedir baz etkisi diye soracak olursanız geçen yılın Haziran-Temmuz dönemine ait aylık enflasyon rakamları %9’ların üzerindeydi. Dolayısıyla bu yıl yaz aylarında aylık enflasyon rakamlarımız ortalama %2,5 çıksa dahi zaten enflasyon son çeyreğe % 50’li rakamlarla girecek. Bunu bir başarı olarak topluma sunabilir, “-Bakın enflasyonla mücadele programımız tıkır tıkır çalışıyor” diyebilirsiniz. Bunu sokaklar hisseder mi, sabit gelirli ve emekli bu süreçten olumlu etkilenir mi? Doğrusu çok mümkün gözükmüyor. Çünkü enflasyonla mücadelenin söylem ve faiz dışındaki ayakları eksik. Halkın enflasyonun düşeceğine ait algısı derseniz o da yok. Zaten mevcut açıklanan resmi enflasyon verilerine olan güven de sarsılmış durumda.

Son 8 yılda belki 18 kere yazarak dile getirsem de biz hiçbir zaman enflasyonla gerçek anlamda mücadele etmeyip sadece eder gibi gözüktük. Son 6 yılda ise her seneye bir seçim sığdırırken ipin ucunu kaçırdık. Şimdi 1 yıldır görev yapan yeni ekonomi yönetimini eleştirmeye hakkım yok. Zira aldıkları tablonun ciddiyetini anlamaları bile aylar sürdü. Üstelik bir de yerel seçim gerçeği vardı önlerinde.

Biz hastalığı doğru teşhis etmekten imtina edip elimizdeki tüm ilaçları sırayla hasta üzerinde denemeye devam ederken, pek tabidir ki hasta kimi zaman iyileşir gibi oldu kimi zaman ise daha kötüye gitti. Şimdi usanmadan enflasyon neden oluşur diye bir kez daha izah edeyim;

İki temel sebepten; ilki talep kaynaklı enflasyon, ikincisi maliyet kaynaklı enflasyondur. Talep enflasyonu karşısında uygulanacak politika faiz artırımı iken maliyet enflasyonu karşısında ise bunun tam tersi söz konusudur. Burada çıpa görevi yapan unsur faiz oranlarıdır. Çünkü izlediğiniz para politikası sonucu faizi artırıp talebi yavaşlatmak yada düşürüp maliyeti aşağı çekerek enflasyonu aşağı çekmek seçenekleri arasında bir tercih yaparsınız.

Biz neyi yaşıyoruz derseniz biz tüm tuşlara aynı anda basmak gibi bir maharet sergiledik. Enflasyonu düşüreceğiz diye faizleri düşürdük, bedava finansman dağıttık. Sonra baktık ki bu dağıtılan paralar ne yatırıma ne istihdama dönüşmedi. Bu arada genel seçimler olduğu için yapmamamız gereken onlarca hata daha yaptık. Arkasından ekonomi yönetimini değiştirdik ancak bu seferde yerel seçimler vardı.

Tabi ki seçim sürecinde sıkı para politikası izlenemeyeceği için para basıp dağıtmaya devam ettik. Zam isteyene zam, kredi isteyene kredi vermeye devam ederken baskılanan kuru birazcık saldık sonrası sarmala bir daha yakalandık. Oysa biz ülke olarak hem talep kaynaklı hem maliyet kaynaklı bir enflasyon sarmalındaydık. Yani biz sadece faiz ile çözüm noktasından çok uzaklarda apayrı reçetelere ihtiyaç duymaktaydık. Süreci yönetemediğimiz gibi bozulan ahlaki değerler ve tüketici algısı sonucunda hiç kimsenin öngörmediği bir gerçekle yaşamak zorunda kaldık. Biz talebi düşürmeye çalıştıkça tüketici talebi öne çekerek harcamaya devam etti. Üretici ve satıcı nasıl olsa her gün fiyat artıyor diye zam yapmaya devam etti. Kamu tarafı ise halktan sabır isterken ara vermeksizin harcamaya devam etti. Şimdi geldiğimiz noktada hala para politikası araçları ile bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama maliye politika ayağı çalışmıyor.

Buraya zaten siyasi sonuçlarına katlanmak istemediğimiz için geldiğimizi unutmayalım. Şimdi merak edilen soru şu; Enflasyon nereye kadar düşer? Mart 2025’e kadar büyük ihtimal ile %40’ların altına gelecek ancak orada ne kadar kalıcı olacağını söyleyemem. Çünkü şu anda mevduata yüksek faizle park eden para bu vadenin sonunda yine başıboş kalma riski taşımaktadır. Bu ülke ne çektiyse bu kayıtsız kuralsız başıboş paradan çekmiştir.

Övündüğümüz döviz girişi dua edelim kalıcı olsun vade sonunda bizi tekrar aynı yere getirmesin. Sabit gelirlimiz ve emeklilerimiz için fedakarlık isteyen kamu ise bence bu sürecin en çok fedakarlık yapması gerekenidir. Son söz olarak enflasyonun düşüşü fiyatların düşüşü değildir.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
5 Ağustos 2024 08:07
11 Kasım 2024 08:03
8 Ekim 2024 13:54
3 Temmuz 2024 16:15
9 Eylül 2024 14:02
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.